Her siyasi parti yetkilisi demokrasiden söz eder, Vatandaşa demokrasi der.
Peki demokrasi nedir?
Demokrasi insanların yaşam biçimi, arzu edilen nesnedir.
Biraz sorgulayalım bizdeki demokrasiyi;
Demokrasiyi siyasi idare şekillendirir. Devletin düsturu olarak herkesin baş tacı olur , korunması da vatandaşın boynunun borcudur.
Adli zabıta kurulmadıkça, yargının işleri yüzde yüz tamamdır denemez. Yargının sağ kolu ve alt yapısı zabıtadır. Bu adli zabıtayı siyasi irade oluşturacak ve devletin uyguladığı bir bilim haline gelecektir. Peki bu sistem nasıl oluşacak? Hukuk fakültesinden, siyasal bilgiler fakültesinden ve polis akademisinden mezun olanlar ilk memuriyet yerleri olarak adli zabıtaya tayin edilecekler. Bu görevi sürdüren memurlar, ince eleyip sık dokurken, elek üstünde kalanları tespit edip, adli makamlara tevhid etmeli. Haklı ve haksızı ayırt etmeli, bu sayede de yargıda da demokrasiyi sağlamalı. Başarılı adli zabıta mensuplarının liyakat ölçülerine göre terfileri yapılıp hakimliğe, C. savcılığına, emniyet komiserliğine ve giderek devletin üst memurluklarına kademeli olarak layık oldukları makamlara yolları açık olmalı. Bu demokrasinin icaplarındandır.
Şimdi soruyorum;
1. Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma, sağından solundan biraz kırpılan memur muhakematın işleyiş şekli itibari ile, memurun suçlu zanlısı olması halinde 3-4 yılda yargı önüne çıkarılır. Ancak zaman aşımından dava sonuçlanmaz. Dosyalar mahkemeden kaldırılır. Geçen zaman içinde eriyen evraklar arşive indiriliyorsa veya imha için kağıt fabrikasına gönderiliyorsa, bu şartlarda işleyen yargı sistemine bir düzetlme yapılmıyorsa, “bu demokrasinin icabıdır” diyebilir miyiz.
2. Cumhuriyet Savcısı ihbar alıp devreye girmedikçe suç zanlısını mahkemeye intikal ettirebilir miyiz.
3.Hamiline çekler nama yazılmadıkça, vurguncular hortumculara, dolaylı yoldan da talancılara imkanlar tanıyorsa, ulusal kaynakları ihale yolu ile yandaşlara bölüştürüyorsa ve bu durum yargıya intikal etmiyorsa, bu işleyişe “demokrasi” diyebilir miyiz.
4. Devlet malına zarar veren dolambaçlı yollar takip edip, nev-i şahsına münhasır menfaat sağlayarak ceplerini dolduranlar için açılan davalarda 5 yıl zaman aşımına uğrayan davalarda suş dosyası ortadan kalkar, “bu da demokrasinin icabıdır” diyebilir miyiz.
5. Bu fırsat bir daha elegeçmez, ne yaparsam yanıma kar kalır diye değerlendiren devletin görevlileri, geriye doğru 5 yıl önceki malvarlığı ile bugünkü mal varlığı arasındaki normla gelirle edinilemeyecek büyüklükte farkları tespit edip, çıkan farka istinaden haksız kazançelde etmek suçu ile cezai müeyyide uygulayıp, ortadaki fark miktarı hazineye intikal ettirilmiyorsa, biz buna “demokrasi” diyebilir miyiz.
6. Millete karşı değil de, sadece genel başkana karşı sorumlu bırakılan milletin vekillerinin olduğu bir sisteme, “demokrasi böyledir” diyebilir miyiz.
7. Millet vekilliği, belediye başkanlığı, il meclisi üyeliği gibi her nevi parti içi seçim söz konusu olduğunda, aday olacak isimlerin parti genel merkezi tarafından belirlenmesi nasıl bir demokrasidir.
8. Seçmen değil, “MÜHÜRCÜ VATANDAŞ” bugün oy veren bizler. Mührü basmaya gitmeyenler para cezası ile cezalandırılıyorsa, buna nasıl demokrasi diyebiliriz.
9.Millet vekili dokunulmazlığı sadece “kürsü dokunulmazlığı” ile sınırlanmadıkça, kişi düşündüğünü, kimseye hakaret etmeden, rahatça yazıp çizmekten korku duydukça, demokrasiden nasıl söz edebiliriz.
Yargının önü açılmayıp, tam bağımsız hale gelmedikçe yargının yapabileceği de bu kadarla sınırlı olur.
Demokrasi hukukla politikayla, siyasetle içiçedir.
Dileriz bir gün varırız bu yaşam biçimine.
Vasfi NEBİOĞLU
Araştırmacı- yazar
18 Ocak 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder