22 Şubat 2013 Cuma

Sebahattin Önkibar'a email

Atmacanın gözüyle

Sayın Alternatif program yapımcısı Sebahattin Önkibar'în dikkatine.

Sayın Önkibar beni çok rahat anımsayacaksın. Talebe iken, uzun uzun sohbetler yapardık. Bir çok noktada birleşirdik Doğal olarak birleşmediğimiz noktalarda oluyordu. Ogün, bugün, Ardeşen'e gelip,her hangibir sohbet yapamadık. Sizleri programınızdan izliyorum. Sayın Ufuk Söylemez ve sizler, ayrı bir parti kurup Atatürk'çü ve Ulusalcı görüş sergileyen, bir düşüncenin müteşebbislerinden görüyorum. Türkiye'de Alternatifler doğar kısa bir süre sonra söner.  Şimdi ise, bir parti kurulsa üye toplamakta düşündüğünün yüzde 1 ini dahi bulamassın. Bu neye benzer? Büyük marketlerin yanında mahalle bakkalna benzer.Bu bakımdan doğan partiler 10 ar sene yaşadılar. Ve kayboldular. İhtiyat ve terakki 10 yıl yaşadı. Sonunda darmadağın oldu. CHP köklü bir partidir. Kolayca yıkılmayan, aydınların her zaman desteği altında olan, günümüze kadar yaşayıp gelen, bir siyasi partidir.Bunda hepimiz hem fikiriz sanırım. Üç DP 1950'de kuruldu. 10 senede bitti. Adalet Partisi iktidar oldu. Bunlarda 10 sene yaşadılar ve gittiler. Anavatan Partisi iktidar oldu. Bunlarda 10 sene yaşadılar ve öldüler. Şimdi siz devamlı muhalefet içinde muhalefet yaratmaktasınız. Kılıçdaroğlu'nu acımasızca eleştiri yağmurlarına tutuyorsunuz. Kılıçdaroğlu'nu beğenenler var hem de çok sayıda. Elbette beğenmeyenlerde olacak. Bu insanın fikridir. Ve herkesin kendine özgürüdür. Kılıçdaroğlu dürüst, sözüne güvenilir, namuslu, her şeyi becerebilecek kapasite de olduğunu, görmekteyiz. Fazla eleştiri size puan vermemektedir. Hedef şu anda iktidar bir dediği sonradan inkar etmekte, kendisine bu şekilde puan toplamaktadır. Ülke bölünmek için, var kürek bölmek için uğraştığını görüyoruz. Şimdi bu iktidardan kurtulmak çareleri arayalım. Bu da bir ulusal savaştır. Cahil, cüleyhaları, fakiri, fukarasını , kendine en büyük destekçisi olarak görmektedir. Eleştiriler ne kadar uyarıcı olursa olsun, pek hoşa gitmez. Bu da toplumun kültür alt yapısı oluşmadığından  kaynaklanmaktadır. Araştırmanın bğeniyorum. Bu araştırmalar milletin, aydınların tasvip ettiğini de görüyorum. Bu vesileyle Kılıçdaroğlu'na bu aşırı eleştirilerinden birazcık olsun geri çakilmeni bekler, sevgilerimi, saygılarımı iletir, başarılarının devamını dilerim.




                                                                                                                                                                                   Vasfi Nebioğlu
                                                                                                                                                                                   Araştırmacı-Yazar 
                                                                                                                                                                                   0538 855 67 46
                                                                                                                                                                                  Ardeşen-Rize
                                                                                                                                                                                 vasfinebioglu@gmail.com

İnsanoğlunun en büyük korkusu aç kalmaktır.


                       
               İnsanlar yaşamları için birbirinin sırtlarından geçinir, sen benim işimi yaparsın, ben senin işini yaparım, bunun sonucunda ortaya çıkan bir değer vardır. Buna da milli gelir denir.

              Bu milli geliri değiş tokuş aracı olan, para ve işte bu sağlayacak olduğumuz para ile, yaşamımızı rahatlıkla sürdürebileceğimiz yollar ararız. Bu da insanoğlunun doğal egolarıdır. İnsanlar, gelirleri az olan, iş yapamayan kişiler kuru ekmekle karınlarını doyurup, açlığı bertaraf etmeye çalışırlar.

              Bunun için, kamuda çalışmak garanti görülür. Kamuda çalışan, emekliliği de kazanır. Tecrübe insanın kendisine verdiği güvenin uzantısıdır. Müteşebbisler topluma aş ve iş meydana getirip, vatandaşlara iş sağlar ve iş verenler mutlu olurlar. Devlete çalıştığımızdan vergi verirler. Emekli olmak için, sigorta, kendine düşen parayı öderler. Kesilen bunca gelirler devletin hazinesinde toplanır. Kamu harcamaları bu toplanan meblalardan oluşur. İktidarlar bu biriken parayı millet yetkili kıldığı için iktidarı  canı istediği gibi, yatırımlar yapar. Bu yatırımlarda aş çıkar, iş çıkar, toplum bundan yararlanır. İktidar sahipleri, ikide bir övünürler. Ben bunu yaptım. Sen ne yaptın? Asıl olan ise, her işi millet yapmaktadır. İktidarlar bir vasıtadır.

             Geçmiş yıllarda Ulusal Kurtuluş Savaşından başarıyla sonuçlandıktan sonra ki dönemde 13 milyon nüfusumuz vardı. Şimdi ki nüfusumuz ise, 75 milyon. O zamanlar vergi alacak yerler dahi yoktu aslına bakılırsa. Şimdi ise, her insan bir potansiyel. Gerektiği zaman, o insan kinetik enerjiye dönüşütürüp, aş ve iş yaratıp, topluma hizmet verir. Çalışanlardan ve müteşebbislerden alınan vergiler hazineye intikal eder. Bu intikal eden vergiler, iktidarlar sorumsuz kullanılmadıkça ülke her köşeden kalkınma filizleri yeşerir. Ulusal kaynakları sağlayan insanlardır, müteşebbislerdir.

             Kamu görevlisi, emekli oluyor. iş kuruyor. Bu müteşebbisler bir çok kişiye iş sağlıyor. Devlet bu müteşebbisleri "cezalandırıyor" ! Neden bunca kişiyi iş ve aş sahibi yaptın diye soruyor adeta. Bunu yaptığından dolayı SENIN MAAŞININ %15 İNİ KESİYORUM. Bu ne kadar yanlış bir uygulamadır. Benim gayretlerim hem devlete, hem millete, iş sahibi yapmak, çalışanlardan vergilerini devlet hazinesine göndermek, bana destek olacağı yerde, destek olmayıp, torpidemektedir. Bu yanlış! olmuyor mu? Eğer ben  iş kurmasam vergi ve sigorta kesebilecek miydin? Devlet kazanabilecek miydi? Hiçbirini alamayacaktın. Devlette zararsız yöneticiler yaratmaktasınız. Emeklinin oluşundan müteşebbisler cezalandırılmaktadırlar. %15 lik emekli, müteşebbislerden iktidarlar bu cezayı kaldırması gerekir. O kişi çalıştığı, 20 kişiçalıştırarak destek edinin ki bunca açlıkları, tokluğpa dönüşsün. İnsanlar devlete vermiş olduğumuz vergilerle övünürler.



                                                                                                                      Vasfi Nebioğlu
                                                                                                                       Araştırmacı-Yazar
                                                                                                                       0538 855 67 46
                                                                                                                       Ardeşen-Rize
                                                                                                                        vasfinebioglu@gmail.com

12 Şubat 2013 Salı

CHP genel merkezine mail

9 Şubat 2013
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı, genel başkanı ve MKYK yürütme kulurulu dikkatlerine. Anka,ra. Sayın Kılıçdaroğlu'nun politikasını beğeniyorum. Bana göre eksik olan yönleri söylemekten geri kalmayacağım. Ben 1948 yılında, CHP'ye kaydolan bir vatandaşım.Devletin ve iktidarın davranış ve politikalarını yakından izlemekteyim. Şimdi ise, ülkemizi parçalamak için yola çıkan, AKP iktidarını çıplak gözle görebiliyorum. Dürbünle bakmak gerekmiyor. Mutlaka yanlışları dile getirmek, muhalefetin en büyük görevidir. Bunun yanında, CHP iktidar olduğu zaman, neler yapacağını, ne şekilde bir politika izleyeceğini, satılan dev kuruluşları, Atatürk'ün yaptığı gibi tekrar "devletleştirmeyi" düşünüyor musunuz? Halkınızın beklentileri var. İş, aş ortadan kalktı. Çıkarcı, sömürücü, yerli iş birlikçilerin iktisadi konuları ele geçirdiler. Acaba biz hepimiz büyük ümitle baktığımız CHP, söküp, atıp tekrar Atatürk'ün iktisadi düşüncelerine dönecek mi? Bana göre, eleştiriler çok güzel. Bunun yanında, neler yapacaklarını, hangi kanunları çöpe atacaklarını açıklayarak, halkın aydınlatılması beklemektedir. Halk çalışacak yer, yaşamını sürdürebilecek iş aramaktadır. Bu iş aramak isteyen vatandaşlarımıza umut ışığnı CHP verirse, çok daha sayıda halkın desteğini bulacak, halkın yolunu, gözünü açacaktır. Türkiye'de AKP'nin etrafında çöreklenen avantacılar, "aç kurt" lar gibi beklemektedir. Bu olayları, eleştriden çok yapılması gereken işleri, politikayı, siyaseti, yapmaları partinin yararına olacağına inanmaktayım. Bu vesileyle, CHP'ye ve onun kurmaylarına ve onun taraftarlarına motive ederseniz mutlu olacağız. Başarılar diler ve saygılarımı sunarım.

                                                                                                                                                           Vasfi Nebioğlu
                                                                                                                                                           Araştırmacı-Yaz38 


Blogum da yazdığım yazılardan 3 ünü size yolluyorum. Beğenip, beğenmemek konusundaki takdir sizlerindri. Partinin halkla ilişkiler, gelen yazıları, mektupları, cevaplayacak. Genel başkan yardımcısının olmasını, talep ediyorum. Karar gene sizlerindir.

 1- Yıllar yılı ürkütülüp korku dalgası yaydılan komunizm.

http://vasfinebioglu.blogspot.com/2013/02/yllar-yl-ulkutulup-korku-dalgas.html

 2- (önemli) Çözülmeyen çay üreticisinin sorunları.
 3- Türkiye'nin ulusal belgesi Lozan ve yenilikleri.
 4- Devletin eli atılmamış turizm potaniyeli
 5- Demokrasi Laftadır.
 6- Ulusal iktisadi seferberlik için neler yapılmalı.
 7- Soran çok alan yok
http://vasfinebioglu.blogspot.com/2009/01/soran-ok-alan-yok.html

Chp genel merkezinden gelen cevap
11 Şubat 2013

Sayın NEBİOĞLU                                                                                                




Cumhuriyet Halk Partisi’ne göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz. 

Çağdaş Türkiye’nin öncüsü olacak Halkın iktidarı yolunda ilerlememizde sizlerin katkıları büyük önem taşımaktadır. Bize öneri, destek ve eleştiri içerikli göndermiş olduğunuz tüm iletileriniz ilgili birim yöneticilerine yönlendirilmektedir.

Yanımızda ve iletişim içinde olmamız bizlerin gücünü ve iktidar yolunda ilerleme hırsımızı daha da arttıracaktır.

Sevgi ve saygılarımızla,




Gülseren Onanç
Halkla İlişkilerden Sorumlu
Genel Başkan Yardımcısı 

5 Şubat 2013 Salı

Yıllar yılı ülkütülüp korku dalgası yaydırılan komunizm.

 Karl Marx'tan bazı alıntılar yapalım. Marx kapitelinden ana ilke. Gücün yettiği kadar, çalışıp ihtiyacın kadar, tüketmek ilkesine dayanan, birimiz hepimiz için hepimiz de birimiz için ortak mülkiyet yani tenefüs ettiğimiz, hava gibi. Paranın, pulun, özel girişimin olmayacağı bir toplum üretim araçlarının devletin elinde, her şey değiş tokuş. İnsan egosu olmayan, bir doktrin. Ulaşılmasına imkan olmayan bir hayal. Hayalinde ötesinde, ütopya.

          Böyle bir şey mümkün mü? Böyle ütopik düşünceleri sergileyen Marx, fakir fukarayı, garibanı, korku içinde yaşatanlar, kimler liberal ekonomi savunucu düşüncelerdir.

         4 çeşit para kazanma hırsı vardır.
         1- Karnını doyurmak için.
         2- Zengin olmak için.
         3-Artık zenginliği arkaya atıp, şöhrete kavuşmak için.
         4- Bütün insanlığa parasal gücüyle, hükmetme işte buna da vahşi kapitalizm denir.

        Bu düşünce sosyal demokrasi bile kapitalislere engel, her fırsatta kötülemeye, halkı korkutmaya çalışacaklardır. Adam Smith bu fikri sergiledi. Fakir fukara garibanı sağ diye nitelenen partilere yönlendirildi.

      Yıllar yılı komünizm alehtarlığı yapıldı. Şimdi bu alehtarlık ne oldu? Neden yok oldu. Yaftalarda ağzından salya akan herkesin göreceği yerde asılan insanları suçlayan, söylentiler nereye gitti. Dünya da iki olgu var. biri "devletçilik". Diğeri ise "vahşi kapitalizm". Devletçilik ülkede iktisadi meseleleri  omuzlayıp, halkına kar götürmeyen, herkese aş ve işyaratmak, böylece insanların refah seviyesini yükseltmek, yarın aç kalırım korkusunu bir tarafa itmek buna da "sosyal devlet anlayışı" denir. Bu düşünceyi yok etmek için, kapitalizm denen soygun rejimi, bütün ihtişamıyla halkın beynini yıkayıp, vahşi kapitalizm insanlığa korku salmak, kendi dünya hakimiyetini elinde tutma sevdaları, bu vahşi kapitalizmin yumuşak tutarak, liberalizm oyunları ile halkı uyutma sevdaları için girme, böylece soygunlarını sürdürme metodudur. Kültür alt yapısı olmayan toplumlar bu söylediklerine kolayca inanırlar. Sosyal demokrasi partilerini iktidar yapmazlar. Yıllar yılı yaptıkları probagandayla, devletçiliğin bir komünizm olduğu konusunda halkın beyninin yıkanmasında çok mahirdirler. Halkı savunan, iş ve aş verecek partileri suçlarlar. Liberalizm savunucu düşünceler, halklar ortada kümeleşir. Nereye gittiği komünizm neden yok oldu? Çünkü devletin iktisadi alanlarına girdiler. Bütün iş ve aş yerlerini kuşattılar. Yerle bir ettiler. Özelleştirme ile kaynakları ellerine geçirdiler. Daha komünizm probagandasına ihtiyaç yok, kalmadı. İşle yukarıda izah ettiğimiz koyu devletçilik ve vahşi kapitalizm vardır. Halkı sömürecekbir sürü unsurlar varoldukça, bizim de kültür alt yapımız oluşmadıkça, her zaman sömürülmeye devam ediliriz..


       Vasfi Nebioğlu
       Araştırmacı-Yazar
       0538 855 67 46
       vasfinebioglu@gmail.com

      Atmaca: Yazıların başlıkları sembol olarak atmacanın gözüyle başlamaktadır. Atmaca asırlardan gelen Doğu Karadeniz'in doğusu Rize, Pazar, Çayeli, Ardeşen, Fındıklı, Arhavi, Hopa, Boçka yöreleri, bu atmaca kuşuna tutkuları çok farklıdır. Atmacanın güzelliği, göğsündeki yazı dizisi, fevkalade güzellik taşımaktadır. Aynı zamanda çok uzakları görebilen, bir yaratıktır. İşte biz de bu yaratığın uzun mesafeleri görebildiği için, "atmacanın gözüyle" sembolünü ilk olarak yaptık. Durum budur.